B A K A N G O K T A S T E R O R S U Z T U R K I Y E S U R E C I N 894785 265794

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye Basın Federasyonu'nun 'Anadolu Sohbetleri' programı kapsamında basın mensuplarıyla bir araya geldi. Bakan Göktaş, programda nüfusun artırılmasına yönelik çalışmalara ve dünyadaki oranlara değinerek, "Biz göreve gelir gelmez 2023'te, özellikle doğurganlık hızı ile ilgili çalışmalara baktık. Türkiye'nin doğurganlık hızı 2023'te 1,62'ydi. Avrupa'da pek çok ülkenin gerisindeydik. Türkiye genelinde yaptığımız toplantılarda, aileyi güçlendirme noktasında neler yapacağımızı konuştuk. Boşanmalar artıyor, tek yaşayan kişi sayısı oldukça artıyor, evlenme yaşları artıyor. Kadınlarda evlenme yaşı 22 iken şu anda 26'da, erkeklerde 28'de. Nüfus olarak doğurganlığımızın azalması, çocuk sayımızın azaldığı, aynı zamanda yaşlı nüfusumuzun arttığı anlamına geliyor. Bu küresel bir konu. Ama bizim ülkemiz çok hızlı bir şekilde bu düşüşü yaşadı. Bunun farklı sebepleri var. 2007'de Sayın Cumhurbaşkanımız 3 çocuk vurgusu yaptığında, aslında bu günleri öngörerek vurgu yapıyordu. O zamanlar bazı kesimlerden eleştiriler oldu ama bugün baktığımız zaman aslında durumun ne kadar acil, vahim ve önemli olduğunu ortaya koymuş olduk. 2024'te doğurganlık hızımız 1,51'ken bu sene 1,48 ve tarihin en düşük noktalarını yaşamaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.

'AMACIMIZ AİLEYİ GÜÇLENDİRMEK'

Bakan Göktaş, pandemi ve depremin nüfustaki düşüşü tetiklediğini söyleyerek, "Bizim amacımız bir yandan aileyi güçlendirmek. Ailenin her bir ferdini güçlendirirken aile yapısı ile ilgili de çok ciddi çalışma yapmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımız 15 Mayıs 2024'te Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Genelgesi'ni yayımladı. Dolayısıyla artık bizim için bir stratejik hedefin de ötesine gitti. Bir yandan sağlıklı ve güçlü aile yapısını güçlendirmek diğer yandan nüfus konusunda da çalışmak. Bakanlığımız bünyesinde Aile Enstitüsü kurduk. Aile Enstitüsü bizim bakanlığımızın politikalarına yönelik çok önemli bir yol haritası oluyor. Ailelerimizi sağlıkla korumak için Nüfus Politikalar Kurulumuzu kurduk. Bütün bakanlıkları ilgilendiren, çalışma hayatından tutun sağlık hizmetlerine kadar, asayiş konularından tutun adli konulara kadar eğitim sürelerini orada ele alıyoruz" dedi.

B A K A N G O K T A S T E R O R S U Z T U R K I Y E S U R E C I N 894786 265794

'DEPREM BÖLGESİNDE 5 BİN 500 GENCİMİZİ EVLENDİRDİK'

Bakan Göktaş, 2025 yılını 'Aile Yılı' olarak ilan ettiklerini belirterek, "Amacımız bu yıl bir farkındalık oluşturmaktı. Bir yandan farkındalık oluşturmak, genç nüfusumuzu desteklemek, evlenmek isteyen genç çiftlerimize destek olmak istedik. Aile ve Gençlik Fonu'nu biliyorsunuz geçen sene hayata geçirdik. Deprem bölgesinde başlattık. Deprem bölgesinde 6 ay içerisinde 5 bin 500 gencimizi evlendirdik. Bu sene bunu tüm Türkiye'ye yaygınlaştırdık. Diğer yandan 81 ilimize doğum yardım sistemimizi getirdik. Hani hep söylerlerdi ya Avrupa'da hep doğum yardımı veriyorlar. Şimdi rakamları güncelledik. İlk çocuğa 5 bin lira, tek seferlik yardımımız var. İkinci çocuğa her ay 1500 lira, çocuk 5 yaşını tamamlayana kadar. 3'üncü çocuk ve sonrası için 5 bin liralık desteğimiz her ay annelerin hesabına yatıyor. Şu anda Türkiye genelinde 383 bin 684 annemizin hesabına bu paralar her ay yatıyor. Bu kapsamda 3,5 milyar lira aktarmış olduk. İlk Öğretmenim Ailem mobil uygulamasını başlattık. 1 milyondan fazla aile bu programımıza yükledi. Aileleri evlilik yolunda gençlerimizi hem desteklemek hem de onların bu süreçte yanlarında olmamız için Aile Yılı'nda ulusal düzeyde 42 firmayla anlaşma yaptık. Yüzde 45'e varan indirim uygulayan firmalarımız var. Yerel düzeyde de 1300'den fazla firmamız, kuaföründen tutun gelinlikçisine kadar bir insanın evlilikte neye ihtiyacı varsa o konuda destek oluyorlar. Amacımız hem farkındalık oluşturmak, bir yandan da önümüzdeki günlerde hem aile dostu şehirler konseptini, aile dostu ekosistemimizi güçlendirmemiz lazım" diye konuştu.

'İŞ-YAŞAM DENGESİ UYUMLU HALE GELECEK'

Göktaş, aileye özgü modeller ile iş ve yaşam dengesini uyumlu hale getireceklerinin altını çizdi. Bu kapsamda devlet memuru ebeveynlere yönelik planlaması yapılan yarı dönemli çalışma uygulamasına değinen Göktaş, "Çocuk mu yapayım kariyer mi yapayım konusu özellikle küçük yaşta çocukları olan anneler için her zaman bir ikilem. Şimdi böyle bir yönetmeliği biz hayata geçirdik. Çocuklar 6 yaşına gelene kadar hem kadınlar hem erkekler bundan faydalanabilecek. Ve biz bütün kurumlara burada bu imkanı sunduk. Tabii ki tamamen talep odaklı yani isteyen başvurabilecek. Yarı zaman çalışacak, yarı zaman maaşını alacak" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'li Kadın Belediye Başkanlarını Kabul Etti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'li Kadın Belediye Başkanlarını Kabul Etti
İçeriği Görüntüle

KOMŞU ANNE MODELİ

Bakan Göktaş, Komşu Anne modeline de değinerek, "Çocuk bakımı gerçekten çok kritik. Çocuk, aile her biri emek ister. Bir yandan kadının istihdam hayatına katılması da bizim önemli hedeflerimizden. 2028 hedefimiz kadının iş gücüne katılım oranında 40,1'e ulaşmak ki bu da OECD'nin aslında gerisinde ama yoğun bir çaba var bu konuda. Biz kadınları ve erkekleri iş hayatından koparmadan aileleri güçlendirmeye yönelik önemli çalışmalar yürütüyoruz. Komşu Anne modeli şudur; bu model İskandinav ülkelerinde, Fransa'da, İtalya'da, Almanya'da, Belçika'da, dünyanın pek çok ülkelerinde uygulanan bir model. Kadınlar, özellikle bu konuda kendi işlerini bir şekilde kurmuş alıyorlar. Eğitimlerden geçiyorlar ve 1 ile 5 çocuk arasında kendi evlerinde o güvenli ortamı oluşturup gerekli teftişlerle, kontrollerle beraber çocuklar anaokuluna başlayana kadar evinde bakabiliyorlar. Nitekim de pek çok kişi evinde çocuğuna bakacak işte bir abla, bir anne arıyor. Milli Eğitim'in erken çocukluk eğitimi var. O eğitimi aldıktan sonra ilk yardım eğitiminden geçiyor. Sınavdan geçiyor ve hem temel çocuk bakımı hem ilk yardım eğitimini bitirmeleri gerekiyor. 30 saatlik bu eğitimlerden sonra sertifika alıyorlar. Mahalle tipi kreş açmak konusunda çalışıyoruz. Yani amacımız anneler bir yere gittiklerinde gözü arkada kalmayacak şekilde çocuklarını çok uzak yere götürmesine gerek olmadan bu modeli uygulamak. Biz bir sistem kurguluyoruz, çocuk bakımı için alternatif modeller bunlar. Biz bunu UNICEF ile beraber yapıyoruz. Özel kreşlerin maliyetli olduğunu biliyoruz. Bu konularda hem bir yandan ailelerin yükünü de hafifletecek, maliyetleri azaltacak. Bir anne çarşıya gidecek çocuğunu 3 saat belki komşu anneye bırakacak. Bir aylık maliyet ödemek zorunda kalmayacak" diye konuştu.

'150 KONUTLUK YERLERDE KREŞ YAPMA ZORUNLULUĞU GETİRDİLDİ'

Göktaş, mahalle bazlı kreş modellerini de güçlendireceklerini belirterek, "Kreş konusunda da bir yönetmelik çıktı. 150 konutluk yerlerde, imar planı olan yerlerde artık kreş yapma zorunluluğu getirildi, 0-66 aylık çocuklara. Dolayısıyla bu da bizim mahalle bazlı kreş modelimizi de gerçekten güçlendirecek" dedi.

'EVLİLİĞİN ÖTELENMESİNE İLİŞKİN ARAŞTIRMALAR YAPIYORUZ'

Bakan Göktaş, amaçlarının aileyi güçlendirecek çalışmalar olduğunu ifade ederek, "156 bin çiftimiz şu anda Aile ve Gençlik Fonu'na başvurdu. Bununla beraber 42 firmanın anlaşması farklı ekosistemle desteklenmesi, bunun yanında sunduğumuz diğer desteklerle beraber şu anda 166 belediyemiz sosyal tesislerde bazı nikahları ücretsiz yapıyor. Bazıları evlilik cüzdanı parası almıyor. Bazıları sosyal tesis sunuyor. İçişleri Bakanlığımız bir genelge yayımladı, bütün valiliklerimize, 'Sosyal tesisleri, evlenmek isteyen gençlere açın' dedi. Bu da gerçekten kıymetli bir adım. 'Aile Enstitüsü' ile beraber Türkiye'de araştırmalar yapıyoruz. İnsan neden evlenmek istemez? Neden öteler? Bu saha çalışmamızın ilk bulgularını inşallah sizlerle de paylaşacağız. Çünkü evlilik yaşımız öteleniyor" diye konuştu.

'ÇOCUKLAR DEZENFORMASYONLA GERÇEĞİ AYIRT EDEMİYOR'

Çocuklara yönelik sosyal medya düzenlemesine de değinen Bakan Göktaş, "Yeni yasama dönemi açılır açılmaz bu konuyla ilgili yasa tasarısını sunacağız. BTK'nın burada çok önemli bir görevi var. Avustralya'nın biliyorsunuz geçtiğimiz sene başlattığı 16 yaş altı sosyal medya yasağı çok gündemde oldu. Yasaları çıkarmak kolay ama uygulaması biraz sıkıntılı. Ülkemize özgü bir model çalışıyoruz. 16 yaş altını kapsayacak şekilde. Yalnızlık insanı yapay zekayla sohbet ve arkadaş olmaya kadar getirmiş durumda. Çocuklar sosyal medyada dezenformasyonla gerçeği ayırt edemiyor. Yetişkinlere göre dezenformasyona daha fazla maruz kalabiliyorlar. Sosyal medyanın negatif etkileri çocukları, depresyon, obezite, duruş bozukluğu, anksiyete gibi yüksek kaygılı profilli çocuklara doğru yönlendirebiliyor. Sosyal medya yapıcılarına yükümlülük yükleyeceğiz. META da bizimle görüştü bu konuda. Biz bu konuda biraz daha sıkıyız ve daha fazla denetim istiyoruz. Ailelerin de özellikle bu sürecin bir parçası olmalarını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

'GELEN MESAJLAR HEP AİLE YILI ÜZERİNE'

'Aile Yılı'nın toplumdan çok büyük teveccüh gördüğünü belirten Bakan Göktaş, "Eleştiren de 'Aile Yılı' üzerinden eleştiriyor. Bana gelen mesajlar hep ‘Aile Yılı’ üzerine. Yani toplumda aslında büyük bir teveccüh var. Aile bizim gerçekten en kıymetli meselemiz. 15 Temmuz'da hep ailelerimizle sokaklara çıktık. Aile bizi deprem zamanında da dayanışmamızı güçlendirdi. Covid döneminde herkes ailesine sığındı. Ailenin olmadığı ortamda bozulmalar ve böyle kopmalar başlıyor ve maalesef kimliksiz bir şeye bağlanmayan bir toplum haline getiriyor. Cinsiyetsizleştirme, nüfusun azalması, az aile, öz aile, tek çocuk yeterli. Bunların hepsi bizim dilimize sonradan yerleşen şeyler. Aslında biz 6 çocuğu ödüllendiren bir toplumduk eskiden. Şu anda dünyanın her yeri, nüfusu en önemli gündem maddesi olarak belirlemiş durumda" diye konuştu.

'GAZİ VE ŞEHİT AİLELERİMİZ SOSYAL MEDYADA PROVOKE EDİLİYOR'

Bakan Göktaş son olarak 'Terörsüz Türkiye' sürecine de değinerek, "'Terörsüz Türkiye' özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu doğrultusunda gerçekten çok önemli bir adım. Biz de 19 Ağustos'ta şehit ve gazi derneklerimizle beraber Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonunun misafiri olduk. Özellikle orada annelerin, ailelerin, şehit ailelerimizin ve gazilerimizin taleplerini dile getirme, hassasiyetlerini dile getirme imkanımız da oldu. Bu birlikte inşa edebileceğimiz bir süreç ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi bu süreci şehitlerimizin emanetleriyle ve gazilerimizle inşa edeceğiz. Türkiye genelinde, 81 ilimizdeki ziyaretlerimizde, gittiğim her ilde özellikle şehit yakınlarımız ve gazilerimizle bir araya geliyordum. Bu süreçle beraber buluşmalar yapmaya başladık; Terörsüz Türkiye Buluşmaları ve Kardeşlik Sofrası. Bu kapsamda özellikle 'Terörsüz Türkiye' vizyonunda aileyi, kadını, çocuğu, toplumsal birliği, bütünlüğünü koruyan ve güçlendiren uygulamalarla da kilit bir rol oynuyoruz. Biz bu süreçte elimizden geldiğince katkı sunmaya devam edeceğiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın, ailelerimizin sesi olmayı sürdüreceğiz. Bu bir toplumsal bir süreç. Buna sadece bir güvenlik meselesi olarak bakmamak gerekiyor. Aynı zamanda kültürel, sosyolojik, psikolojik boyutlarıyla da ele alınması önemli. Bizim amacımız bu hedefi sağlıkla nihayetine ulaştırmak ve birlik beraberliğimizi koruyarak, dayanışmamızı koruyarak bütün dezenformasyonları kaldırmak. Gazi ve şehit ailelerimiz zaman zaman sosyal medyada provoke edici içerikler ile provoke ediliyorlar. Aileler her zaman bize şöyle diyor; 'Biz ağladık, başka anneler ağlamasın. Başka evladımız yetim kalmasın. Başka çocuğumuz tabut başında ağlamasın. Başka eş, ben eşimi askere gönderdim acaba geri dönecek mi endişesiyle yaşamasın.' Şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin çok çok büyük emeği var bu süreçte onların yanında olmayı sürdüreceğiz. Bu süreci inşallah onlarla beraber inşa edeceğiz" dedi.

sonbirsoz.com