İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Ankara’da düzenlenen Türk Devletleri Dezenformasyonla Mücadele Forumu’nda konuştu. Duran, iletişim alanında yaşanan küresel dönüşümün, kamu düzeni ve milli güvenlik açısından ciddi riskler barındırdığını söyledi.
Uluslararası bazı çevrelerin iletişim alanında kurduğu söylem üstünlüğüne dikkat çeken Duran, dezenformasyon, manipülasyon, siber saldırılar, nefret dili ve bilgi güvensizliği gibi unsurların artık doğrudan kamu düzenini tehdit ettiğini vurguladı.
“DEZENFORMASYON, HAKİKATE KARŞI BİR TEHDİTTİR”
Duran, dezenformasyonun giderek uluslararası bir araç haline geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bu tehdit, hakikate karşı bir tehdittir ve artık milli güvenlik, toplumsal istikrar ve uluslararası itibarı doğrudan ilgilendiren stratejik bir alan haline gelmiştir. Zihni bir felaket, algısal bir çürüme veya gerçeğin katli olarak ifade edebileceğimiz dezenformasyonun büyük bir risk olduğu anlaşılmıştır.”
Dezenformasyonla mücadelenin Türk Dünyası 2040 Vizyonu ve 2025 Enformasyon Alanındaki Eylem Planı’nda yer almasının tesadüf olmadığını vurgulayan Duran, ortak mücadelenin zorunlu hale geldiğini söyledi.
“SAVAŞLAR ARTIK İLETİŞİM ALANINDA BAŞLIYOR”
Uluslararası sistemdeki krizlerin derinleşmesinde dezenformasyonun önemli rol oynadığını dile getiren Duran, şu değerlendirmede bulundu:
“Dezenformasyon yalnızca yanlış bilgi değildir. Algı bulanıklaştırma, toplumları kutuplaştırma ve kriz dönemlerinde devletlerin kabiliyetlerine zarar verme potansiyeli taşıyan varoluşsal bir tehdittir. Çağımızda savaşlar artık yalnızca askeri yöntemlerle yürütülmüyor. Hedef ülkelerin istikrarsızlaştırılması, önce zihinsel, toplumsal ve kurumsal direncin aşındırılmasıyla iletişim alanında başlıyor. Hibrit tehditlerle karşı karşıyayız.”
STRATEJİK PROJELER VE TÜRK DÜNYASI HEDEFTE
Duran, Türk devletlerinin özellikle enerji, savunma, ulaşım ve ticaret koridorları gibi stratejik projelerine yönelik karşı propaganda ve dezenformasyon kampanyalarının arttığını ifade etti. Bu girişimlerin ortak kimlik bilincini, bölgesel dayanışmayı ve uluslararası itibarı hedef aldığını söyledi.
“Bu tür girişimlerde mesele bilgi değil, duygusal tepkiyi tetikleyen söylemler üretmektir. Ulusal ve uluslararası kamuoylarında belirsizlik ve güvensizlik yaratılmak istenmektedir” dedi.
“2 BİN 500’E YAKIN DEZENFORMASYON İFŞA EDİLDİ”
2022 yılında kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin çalışmalarına da değinen Duran, bugüne kadar çok sayıda yalan içerik ve algı operasyonunun deşifre edildiğini belirtti.
“Kurumlar arası koordinasyon, erken uyarı mekanizmaları ve kriz dönemlerinde hızlı bilgilendirme çalışmaları yürütüyoruz. E-Devlet Dezenformasyon Bildirim Servisi üzerinden vatandaşlarımızla kurduğumuz iletişim ağıyla bugüne kadar yaklaşık 2 bin 500 dezenformasyonu ortaya koyduk” dedi.
KARABAĞ VURGUSU
Duran, 2’nci Karabağ Savaşı sırasında da iletişim alanında yoğun bir dezenformasyonla karşılaşıldığını hatırlatarak, Azerbaycan’ın zaferini gölgelemeye yönelik çok sayıda yalan içeriğin üretildiğini, bunların ifşa edilerek mücadele edildiğini söyledi.
ORTAK TEYİT VE ERKEN UYARI ÇAĞRISI
Konuşmasının sonunda somut iş birliklerinin önemine vurgu yapan Duran, ortak teyit mekanizmaları ve erken uyarı sistemlerinin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin medya okuryazarlığı, siber güvenlik, yapay zeka destekli manipülasyonlarla mücadele ve kurumsal eşgüdüm alanlarında önemli adımlar attığını ifade eden Duran, bu kapasitenin kardeş ülkelerle paylaşılacağını söyledi.
“Ortak veri paylaşımı, tecrübe aktarımı ve hızlı reaksiyon kapasitesi, Türk dünyasının bilgi alanındaki savunma şemsiyesini oluşturacaktır” dedi.