Bugün o dünyadan geriye yalnızca anılar kaldı. Çünkü genç nesil, gözünü teknolojinin parıltısına dikti; hızlı tüketim kültürü onları el emeğiyle, sabırla ve alın teriyle üretilen işlerden uzaklaştırdı. Kod yazmak, video çekmek, sosyal medya içerikleri üretmek… Bunların hepsi cazip, modern ve parıltılı görünüyor. Oysa alın teriyle icra edilen meslekler, yani zanaatkârlık geri plana itiliyor.
Ancak kimsenin hesaba katmadığı bir gerçek var: Önümüzdeki 10 yıl, bu mesleklerin yeniden yükselişine sahne olacak. Çünkü sayıları hızla azalan ustaların yerine yenileri yetişmiyor. Bugün bir marangoz çırağı bulmak, bir CEO bulmaktan daha zor. İnşaatta çalışan kalıp veya demir ustaları, şimdiden aylık 120-150 bin lira kazanıyor. Yakında bu durum marangoz, demirci, taş ustası, terzi, bakırcı ve berber gibi tüm zanaatkârlar için geçerli olacak. Çünkü ihtiyaç baki, ama usta yok.
Genç Neslin Tercihi ve Kültürel Kopuş
Bugünün gençleri, hızlı sonuca odaklı. Bir işin değerini sabırla beklemeye değil, hemen “tıklayıp” elde etmeye alıştılar. Sosyal medya, oyunlar, dijital dünya cazibesini artırırken; rende kokusunu, çekiç sesini, kumaşın dokusunu merak eden kalmadı. Fiziksel emek, adeta hor görülür hale geldi.
Oysa gerçek üretim, yalnızca fikir değil; sabırla yoğrulan bir emeğin eseridir. Tarih boyunca milletlerin medeniyetini ayakta tutan da bu ellerin mahareti oldu. Bugün çırak yetişmeyen bir berber dükkânı, aslında sadece saç kesen bir yerin değil, bir kültürün yok oluşunu haber veriyor.
Manifesto: Zanaatın Geleceği İçin Ne Yapmalı?
Devlete/Siyasete Düşen Görevler
1. Meslek Liseleri ve Usta Akademileri
Mevcut meslek liseleri güçlendirilmeli, fakat bununla sınırlı kalınmamalı.
Doğrudan usta adayları için “Usta Akademileri” kurulmalı.
Eğitim tamamen uygulamalı olmalı; öğreticiler, gerçek ustalar olmalı.
2. Belgelendirme ve Ustalık Statüsü
Eğitimden geçenlere resmî ustalık belgesi verilmeli.
“Milli Zanaatkâr” veya “Yaşayan Usta” unvanı ile kamusal itibar sağlanmalı.
Bu belgeye sahip olanlar devlet desteklerinde öncelik kazanmalı.
3. Mali Teşvikler ve Vergi Avantajları
Yeni atölye kuran ustalara ilk 5 yıl vergi indirimi sağlanmalı.
El emeği ürünlerde KDV düşürülmeli.
Elektrik, kira ve işletme giderlerinde zanaatkâr tarifesi uygulanmalı.
4. Devlet Kurum ve İhalelerinde Öncelik
Kamu kurumlarının restorasyon, mobilya, tasarım işlerinde yerel ustalara öncelik verilmeli.
Büyük ihalelerde en az %15’lik bir pay zanaatkâr kontenjanına ayrılmalı.
Tarihi yapı restorasyonlarında sertifikalı ustalar zorunlu hale getirilmeli.
5. Turizm ve Kültürle Entegrasyon
Turistik şehirlerde “Zanaatkâr Çarşıları” kurulmalı.
El sanatları, kültür politikalarının ve tanıtım stratejisinin merkezine alınmalı.
Zanaatkârların ürünleri, uluslararası fuar ve sergilerde devlet desteğiyle temsil edilmeli.
6. Sosyal Güvence ve Emeklilik
Ustaların prim yükleri hafifletilmeli, emeklilik şartları kolaylaştırılmalı.
Kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerde çalışanlara özel maaş desteği sağlanmalı.
Japonya’daki gibi “Yaşayan Hazine” modeli benimsenmeli.
Halkın Yapması Gerekenler
1. El Emeğini Tercih Etmek
Seri üretim yerine ustaların el emeği ürünlerine yönelmek.
2. Mesleği Küçümsememek
Çocuklara “sanayiye gidersin” tehdidi değil, “bir altın bilezik kazan” nasihati vermek.
3. Altın Bilezik Kültürünü Canlandırmak
Meslek sahibi olmayı bir onur ve güvence kaynağı olarak görmek.
4. Ustaları Desteklemek
Mahalledeki terziyi, marangozu, berberi yaşatmak.
Onlardan alışveriş ederek sanatlarını sürdürmelerine katkı sağlamak.
Son Bir Söz
Bir toplumun hafızası, sadece yazılı kitaplarda değil; ustalarının ellerinde yaşar. Bir marangozun rendesi, bir demircinin çekici, bir terzinin makası aslında geleceğe açılan bir köprüdür. Eğer bu köprüleri yıkarsak, yalnızca meslekleri değil; kimliğimizi de kaybederiz.
Bugün bir gencin eline çekiç alması, sadece bir demir parçasını dövmek değildir; o darbelerle birlikte milletin kalbini yeniden yoğurmaktır. Belki de önümüzdeki yılların gerçek kahramanları, sahnelerde değil; atölyelerinde sessizce çalışan ustalar olacak.
Unutmayalım: Zanaat ölürse, medeniyet de öksüz kalır.
---
İstatistik ve Analiz
Türkiye’de 2024 itibarıyla kayıtlı aktif zanaatkâr sayısı son 20 yılda %40 azaldı.
Çırak-kalfa-usta sistemiyle yetişen gençlerin oranı, 1990’larda %60 iken bugün %15’in altına düştü.
İnşaat sektöründe kalıp ve demir ustalarının aylık kazancı 120-150 bin TL’ye ulaştı; bu, birçok “beyaz yaka” mesleğin ortalamasını geçti.
Avrupa’da el sanatları ekonomisinin toplam hacmi 50 milyar avro civarında; Türkiye’de bu potansiyelin yalnızca %10’u değerlendirilebiliyor.
---
Kaynakça
TÜİK Mesleki Eğitim ve İstihdam Raporları (2023)
UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Çalışmaları
Kültür ve Turizm Bakanlığı El Sanatları Envanteri
Avrupa Birliği Zanaatkârlık ve Kültür Ekonomisi Raporu (2022)
sonbirsoz.com