DEÜ Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Hidrojeoloji Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Şimşek, kuraklık konusunda açıklamalarda bulundu. Kuraklığın tüm dünya için büyük bir sorun olduğunu belirten Prof. Dr. Şimşek, "Kimi bölgelerde aşırı yağış kimi bölgelerinde ise su azlığı var. Türkiye'de kuzey kesimlerde aşırı yağış, güney kesimlerde ise kuraklık mevcut. Yapılan analizlerde 2040'a kadar ortalama sıcaklık 2 derece, 2070'e kadar ise sıcaklığın ortalama 4 derece artması bekleniyor. Bunun en fazla hissedileceği kesim Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri. Aşırı şekilde bu bölgelerde daha fazla hissedilecektir. Sular aşırı buharlaşacak. Açık yüzey barajlarda ise hızlı su tükenmesi gerçekleşecektir. Bu bölgelerde aşırı nüfusla beraber su talebi de daha fazla. Dolayısıyla barajlar, bu talebi karşılayamıyor. Son 3 yılda aşırı sıcaklık oldu. 2050'lerde beklenen sıcaklıkları Avrupa bu dönemde yaşadı. Fransızlar, 2050'lerde beklenen sıcaklıkların geldiğini ve önlem alınması gerektiğini paylaştı. Ülkemiz kuraklıkla ciddi şekilde mücadele ediliyor. 240 gölden maalesef 186'sı kurudu. Göllerimiz baskı altında. Su kaynaklarımız azalıyor. Ülkemizin ekosistemi tehdit altında. Bir an önce önlem alınmalı" ifadelerini kullandı.
'ATIK SU DENİZE DEŞARJ EDİLİYOR'
Su kıtlığına dikkati çeken Prof. Dr. Şimşek, "2040'larda su kıtlığı yaşayan ülkeler arasına gireceğiz. Öncelikle elimizdeki su varlığını korumamız gerekiyor. Bunun için önlemler almamız gerekiyor. Gri su dediğimiz arıtılmış suların, öncelikle tarımda kullanılması gerekiyor. İzmir'de 400-450 milyon metreküp atık su denize deşarj ediliyor. Bunu arıtıp tarımsal sulamada kullanırsak özellikle Gediz Havzası'nda yer altı suyundaki baskıyı önemli oranda azaltmış oluruz. İçme ve kullanma suyunu o zaman daha uzun kullanma imkanı sağlamış oluruz. Çünkü su kaynağının yüzde 75'i sulama kullanılmakta" dedi.
'SU GÜVENLİĞİ BAKANLIĞI KURULMALI'
Yer altı sularının azaldığına da değinen Prof. Dr. Şimşek, "Bakırçay, Büyükmenderes, Küçükmenderes gibi büyük tarım sahalarını ve nüfusu barındıran havzalarda yüzey depolama dediğimiz barajlarda su azaldığı için tüm su ihtiyacı yer altından çekiliyor. Yer altı suyuna yönelik baskıyı azaltmak için bu bölgelere arıtılmış atık suları sulamaya vermeliyiz. Havzalarda 400-500 metrelere kadar derin sondajlar başladı. Verim de sağlanamıyor. Yüzey depolama yerine yer altı barajlarına yönelmeliyiz. Buharlaşma minimize olduğu için daha yararlı. Yapay beslemelerle yer altı suyunun miktarı arttırılmalı. Sulama suyu barajlarıyla toprak ve nemi entegre etmek gerek. Topraktaki nem azaldığı zaman yani bitki topraktan su istediği zaman sensörlü sistemle sulama barajların kapağı açılacak. Böyle sistemler var. Bitki suyu istediği zaman baraj kapaklarını açıyor. Diğer dönemler kapatıyor. Böylelikle suyu daha uzun süre kullanabiliriz. İçme suyu sağladığımız akiferleri korumalıyız. Bu bölgelerde kaçak kuyu açılmasını önlemeliyiz. Yasal önlemler alınmalı. Su Güvenliği Bakanlığı kurulmalı. Su tek elden yönetilmeli ve su ile ilgili stratejilerin geliştirilmesi gerekli" diye konuştu.
sonbirsoz.com