California’da açılan bir dava, dünyaca ünlü kahve zinciri Starbucks başta olmak üzere birçok kahve satıcısını yeniden gündeme taşıdı. Dava, kahve kavurma sürecinde ortaya çıkan ve “potansiyel kanserojen” olduğu iddia edilen akrilamid maddesi nedeniyle kahve ürünlerinde “kanser uyarısı” etiketinin gerekip gerekmediğini tartışmaya açtı.

2010’da Council for Education and Research on Toxics (CERT) adlı sivil toplum kuruluşu, eyaletin “Proposition 65” yasası kapsamında yaklaşık 90 kahve satıcısına dava açtı. Bu yasa, kanser veya doğum kusurlarına yol açma riski taşıyan kimyasallar hakkında tüketicilerin uyarılmasını zorunlu kılıyor.

Los Angeles Bölge Mahkemesi hâkimi Elihu Berle, 2018’de verdiği kararında Starbucks ve diğer satıcıların akrilamid riskinin “önemsiz” olduğunu kanıtlayamadığını belirterek, uyarı etiketlerinin zorunlu olabileceğine hükmetti. Ancak kısa süre sonra California Çevre Sağlığı Tehlike Değerlendirme Ofisi (OEHHA), kahve kavurma ve demleme sırasında oluşan akrilamid seviyelerinin halk sağlığı açısından anlamlı bir kanser riski taşımadığını açıkladı.

Uzmanlar, kahve severlere paniğe kapılmamaları çağrısında bulunarak, “Akrilamid, birçok işlenmiş gıdada doğal olarak oluşur ve kahve içmek tek başına ciddi bir risk oluşturmaz” değerlendirmesinde bulundu.
Starbucks ise dava sürecinde, gerekli görülmesi hâlinde uyarı etiketlerini gönüllü olarak ekleyebileceklerini bildirdi.

Süreç, tüketici bilgilendirmesi ve gıda güvenliği konularında yeni bir tartışma başlatırken, “kahvenin gerçekten ne kadar güvenli olduğu” sorusu kamuoyunun gündeminde kalmaya devam ediyor.
sonbirsoz.com





