DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Bakırhan, grup toplantısında önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve heyetiyle verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve istişarelere bundan sonra da devam edeceklerini belirtti. Bakırhan, ABD'den Çin'e, Rusya'dan Avrupa'ya kadar büyük güç mücadelelerine hep birlikte şahitlik ettiklerini ifade ederek, "Dünya yeni bir şekil alıyor. Orta Doğu yeniden şekilleniyor. Kimi güçler yer değişiyor. Orta Doğu bu işlerin merkezinde yine hedeftedir. Eski dengeler çözülüyor. Herkes gelecek bir yılın rotasını çizme telaşındadır. Biz de tam bu sürecin başlamasıyla birlikte aslında diyoruz ki gelin kendi rotamızı, kendi yolumuzu birlikte çizelim. Hazır dünya değişiyor, Orta Doğu değişiyor. Bir başkası, bir başkaları bizim yolumuzu, rotamızı belirlemesin. Bizim rotamızı, Türkiye halkları belirlesin. Barış ve demokratik toplum çağrısı bizim rotamız olsun. Demokratik bir cumhuriyet rotamız olsun" dedi.
'GÜVEN İNŞA ETMEK BU SÜRECİN CAN DAMARIDIR'
“Bu tarihi dönemde güven inşa etmek bu sürecin can damarıdır” diyen Bakırhan, “Hem Kürt halkında hem Türkiye halklarında aslında bu yürüyen sürece ilişkin bir tereddüt var. Bir güven sorunu var. Bir sürecin layığıyla devam edebilmesi için güven ortamının da tesis edilmesi gerekiyor. Bu güveni yeniden tesis etmek için hepimize büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. En başta da AK Parti'ye düşüyor. En başta iktidar ve ortağına düşüyor yine. Bütün siyasi partilere düşüyor. Özellikle bu süreçte güveni tesis etmek, toplumu bu konuda ikna etmek, toplumu bu yürüyen sürecin yanında konumlanmaya sevk edecek bir söylem, bir pratik içerisinde olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
'ANAYASA TARTIŞMASI BİR TABU DEĞİL'
Ardından yeni anayasa tartışmalarına değinen Bakırhan, "Birileri bize 'MHP ve AKP ile iş birliği mi yapacaksınız' diye soruyor. Barış, bizden de Cumhur İttifakı'ndan da daha büyüktür. Bu yolda ucuz siyasi hesapları ve çıkar oyunlarını reddediyoruz. Toplumun ve siyasetin ortak, acil barış ihtiyacını; tüm farklılıklarımıza rağmen, demokratik bir uzlaşıyla çözmeye kararlıyız. Bakın, ne yapsak 'bölüyorlar, kesiyorlar, biçiyorlar' diyen, akıldan yoksun barış karşıtları var. Hangi arkadaşımız konuşsa, tekfir ediyorlar, linç etmeye çalışıyorlar. Utanmasalar, 'çatışmalar sürsün, gençlerimizin cenazeleri gelsin' diyecekler. Utanmasalar, 'Türk-Kürt ilişkileri sonsuz bir karanlığa gömülsün' diyecekler. Bunlar ne barut sesi duymuşlar ne kan kokusu; çatışmalardan hiçbir zarar görmemişler. Bin yıllık kardeşliğimizi, eşit yurttaşlığa dayalı demokratik bir anayasa ile güvence altına alabiliriz. Bugün 27 Mayıs’ın yıl dönümündeyiz. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Askeri vesayet ve darbe kültürünü, demokratik bir sözleşmeyle tamamen kapatmalıyız. Darbenin panzehiri; özgür siyaset, evrensel hukuk ve demokratik uzlaşıdır. Artık siyaseti kişisellikten arındırıp kurumsal çözümlere odaklanma zamanıdır. Siyasetin 'ben'den 'biz'e, kişisel hedeften ortak geleceğe kayması, anayasal dönüşümün zeminini hazırlar. Anayasa tartışması bir tabu değil; demokrasi, özgürlük ve adalet ekseninde yürütülecek samimi bir müzakere alanı olmalıdır. Ne eski vesayete sığınırız ne de mevcut merkezileşmeyi kabulleniriz. Biz, 3'üncü yoluz. Kimsenin yedeği ya da pazarlık unsuru değiliz; demokratik siyasetin kurucu unsuruyuz" dedi.
sonbirsoz.com