ZombiNet: İnternetin Ölümü ve Sonrası

İnternet, insanlık tarihinin en büyük icatlarından biriydi. Doğduğu yıllarda, bilginin özgürce dolaşması, iletişimin demokratikleşmesi ve bireyin sesinin devletler ve dev medya tekelleri karşısında güç kazanması vaat edilmişti.

Abone Ol

İnternet, insanlık tarihinin en büyük icatlarından biriydi. Doğduğu yıllarda, bilginin özgürce dolaşması, iletişimin demokratikleşmesi ve bireyin sesinin devletler ve dev medya tekelleri karşısında güç kazanması vaat edilmişti.

1990’larda internetin ilk kullanıcıları akademisyenler, araştırmacılar ve teknoloji meraklılarıydı. O dönemde kişisel bloglar, forumlar, e-posta listeleri sayesinde bilgi paylaşımı bir özgürlük hareketine dönüşmüştü. Tek yönlü gazete ve televizyon çağının aksine, artık herkes hem üretici hem tüketiciydi. İnternet bir nevi insanlığın ortak belleği olmuştu.

Ama bu altın çağ çok uzun sürmedi. Bugün elimizde kalan şey, özgür bilginin ışığı değil, onun çürümüş ve yozlaşmış bir gölgesi: ZombiNet.


---

Altın Çağdan Çürümeye

İlk yıllarında internet görece “saf” bir yerdi. İnsanlar uzun yazılar yazar, kaynak gösterir, birbirine bağlantı verir, tartışmalara katılırdı. Forum kültürü, bloglar ve açık standartlar sayesinde ağ canlı ve zengin görünüyordu.

Ancak zamanla internetin ekonomisi değişti. Bilginin değerini doğruluk değil, dikkat çekicilik belirlemeye başladı. Arama motorları ve sosyal medya algoritmaları, kullanıcıyı sitede daha uzun tutan içerikleri öne çıkardı. Bu da içerik üreticilerini, kısa, sansasyonel ve çoğu zaman taraflı içerikler üretmeye itti.

Bir noktadan sonra bilgi paylaşımı değil, tıklama ve görüntülenme ekonomisi oyunun tek kuralı haline geldi. Bu kural, yanlış bilgi üretmeyi bile kârlı hale getirdi. Çünkü öfke uyandıran, taraflı ya da çarpıtılmış içerikler daha çok etkileşim getiriyordu.

Bugün internette dolaşan içeriklerin büyük bir kısmı “aynı haberin on farklı versiyonu” ya da doğruluğu şüpheli paylaşımlar. Gerçek bilgi ise bu kalabalığın içinde görünmez hale geliyor.


---

Manipülasyonun Laboratuvarı

İnternetin dönüşümünde en kritik kırılma, bilgi akışının propaganda aracı olarak kullanılmaya başlamasıydı.

Körfez Savaşı’nda televizyon canlı yayınlarıyla savaşın “seyredilebilir” bir şova dönüştürülmesi, medya aracılığıyla algı yönetiminin ne kadar güçlü olabileceğini gösterdi. İnternet ve sosyal medya, bu gücü daha da büyüttü: artık her kitleye farklı bir anlatı, farklı bir gerçeklik servis edilebiliyordu.

Arap Baharı bu anlamda bir dönüm noktasıydı. Sosyal medya bir yandan kitlelerin örgütlenmesini sağladı, diğer yandan manipülasyonun en güçlü deneme alanına dönüştü. Bot ağları, sahte hesaplar, yapay gündemler ve trend manipülasyonlarıyla “toplumun nabzı” kolayca çarpıtılmaya başlandı.

Bugün birkaç koordineli hesap, dakikalar içinde sahte bir “toplumsal öfke dalgası” yaratabiliyor. Akademik araştırmalar da bu gerçeği destekliyor: MIT’nin 2018’de Science dergisinde yayımlanan çalışmasına göre yanlış haberler doğru haberlere kıyasla Twitter’da 6 kat daha hızlı yayılıyor.

Manipülasyon sadece siyaseti etkilemiyor; bireyin gündelik hayatını da yönlendiriyor. Toplu taşıma araçlarına bakın: herkes aynı ekrana gömülmüş, aynı kaynağı tüketiyor. Evde aile içi iletişim bile sosyal medya uğruna ikinci plana düşüyor. Bir zamanlar iletişimi artırması beklenen internet, bugün evin içinde bile sessiz bir kopuş yaratıyor.


---

Bağımlılık Döngüsü

Sosyal medya platformları yalnızca içerik formatını değil, insan davranışlarını da yeniden şekillendirdi. Sonsuz kaydırma, bildirimler ve beğeni ekonomisi, insan zihnini sürekli tetikte tutuyor.

Psikologlar bu döngüyü “değişken pekiştirme” olarak tanımlar: bazen bir beğeni, bazen bir yorum, bazen hiçbir şey… Bu belirsizlik, kumar makineleriyle aynı bağımlılık mekanizmasını çalıştırıyor.

Üstelik yalnızca bağımlılık yaratmıyor; aynı zamanda özsaygıyı da dışsal metriklere bağlıyor. Bir paylaşımın kaç beğeni aldığı, kaç kişi tarafından görüldüğü, kişinin kendi değerini ölçmesinin aracı haline geliyor.

Sonuçta internet, özgürlükten çok bir dikkat piyasasına dönüşüyor. Zamanımızı, dikkatimizi ve duygularımızı sürekli sömüren bir pazar.


---

Yapay Zekâ Çağı: Son Darbe

Son birkaç yılda üretken yapay zekâ (ChatGPT, MidJourney, Sora gibi) içerik üretimindeki tüm engelleri ortadan kaldırdı. Artık bir insanın saatlerce uğraşarak yazacağı, çizeceği ya da kaydedeceği içerikler birkaç saniyede üretilebiliyor.

Bu devrim, bir yandan yaratıcı fırsatlar sunarken diğer yandan internetin çürümesini hızlandırıyor:

Kaynak belirsizliği: “Kim söyledi? Nerede yayımlandı?” sorularının cevabı kayboluyor.

İçerik seli: Değerli bilgiler, binlerce düşük kaliteli kopyanın arasında görünmez oluyor.

Deepfake ve sentetik medya: Gördüğümüze ve duyduğumuza olan güven hızla aşınıyor.

Algoritmik spam: Arama motorları ve sosyal akışlar otomatik üretilmiş içeriklerle doluyor.


Stanford Üniversitesi’nin 2023 raporuna göre, internette yayımlanan içeriklerin %15’inin artık yapay zekâ kaynaklı olduğu tahmin ediliyor ve bu oran her yıl katlanarak artıyor.


---

ZombiNet Doktrini: Çıkış Yolu

Eğer hiçbir şey yapmazsak, internet yaşayan ölülerin arasında dolaşan bir hayaletler diyarına dönüşecek. Çözüm kolay değil ama mümkün. İşte ZombiNet’ten çıkış için manifesto:

1. Doğru Bilgi Önceliği

İçerik sıralamalarında doğruluk ve kaynak güvenilirliği, tıklanma oranından daha değerli olmalı.

Bağımsız doğrulama geçmişi olan yayınlar öne çıkarılmalı.

Farklı görüşlerden güvenilir kaynaklar birlikte sunulmalı.

2. Yapay İçeriğin Etiketlenmesi

Yapay zekâ ile üretilmiş metin, görsel ve videolar kriptografik filigranla işaretlenmeli.

Platformlarda “yüksek olasılıkla sentetik” uyarısı şeffaf şekilde gösterilmeli.

3. Algoritmik Şeffaflık

Kullanıcıya “Bu içeriği neden görüyorum?” paneli zorunlu hale getirilmeli.

Kronolojik akış seçeneği varsayılanlardan biri olmalı.

Araştırmacılara denetim için açık API erişimi sağlanmalı.

4. Dijital Okuryazarlık Eğitimi

Okullarda, iş yerlerinde ve kamu kurumlarında dijital okuryazarlık dersleri zorunlu olmalı.

İnsanlar kaynak zinciri takip etmeyi, görsel doğrulamayı ve bilişsel önyargılarını tanımayı öğrenmeli.

5. Sivil Onay Mekanizması

Akademi, STK ve bağımsız medyanın temsil edildiği çok paydaşlı doğruluk kurulları oluşturulmalı.

Yüksek etki potansiyeli olan içerikler, trend olmadan önce hızlı bir sivil gözden geçirme süzgecinden geçirilmeli.

6. Ekonomik Model Reformu

Davranışsal reklamcılık sınırlandırılmalı, bağlamsal reklamcılık öne çıkarılmalı.

Kaliteli içerik üreticileri üyelik ve kamu destekleriyle teşvik edilmeli.

7. Uluslararası Etik Standartlar

Bot hesaplar kamusal şekilde işaretlenmeli.

Platformlar arası işbirliğiyle koordineli manipülasyon kampanyaları hızlıca engellenmeli.

Şeffaf veri paylaşımı ve sivil denetim içeren çok taraflı düzenlemeler hayata geçirilmeli.


Bu maddeler tek başına değil, birlikte uygulandığında etkili olacaktır.


---

Son Söz

İnternet öldü; elimizde kalan ZombiNet. Ama bu ölüm mutlak değil. Yeniden doğuş, ancak bireylerin eleştirel düşünceyi yeniden kazanması, kurumların şeffaflığı benimsemesi ve bilginin değerini kutsayan bir kültürün yeniden inşasıyla mümkün.

Biz bireyler de elimizden geleni yapabiliriz:

Paylaşmadan önce 10 saniye durup kaynağı kontrol etmek,

Kronolojik akış ve bildirim ayarlarını bilinçle yönetmek,

Yapay içerik şüphesinde tersine arama ve alternatif kaynaklara bakmak,

Kaliteli yayınları doğrudan desteklemek.


Eğer bu adımlar atılmazsa, hepimiz yaşayan ölülerin arasında dolaşan hayaletlere döneceğiz. Atılırsa, belki bir gün özgür bilginin ışığında gerçek internetin yeniden doğuşuna tanıklık edebiliriz.
Berkant Kılıç: İstatistikler

** Yanlış Bilgi Yayılımı

MIT (2018): Yanlış haberler, doğru haberlere göre 6 kat daha hızlı yayılıyor.

Pew Research (2021): ABD’de sosyal medyadan haber alanların %64’ü yanlış bilgiye maruz kaldığını söylüyor.


** Sosyal Medya Kullanımı

We Are Social, 2024: Dünyada günlük sosyal medya kullanım süresi ortalama 2 saat 23 dakika.

Türkiye ortalaması: 3 saat 4 dakika.


** Yapay Zekâ İçerikleri

Stanford AI Index Report, 2023: İnternetteki içeriklerin %15’i yapay zekâ üretimi.

EU Disinfo Lab (2024): Yapay zekâ kaynaklı yanlış bilgi kampanyalarının tespiti %40 oranında başarısız kalıyor.
Berkant Kılıç: Kaynaklar

Vosoughi, S., Roy, D., & Aral, S. (2018). The spread of true and false news online. Science, 359(6380), 1146-1151.

Pew Research Center (2021). News Consumption Across Social Media in 2021.

Stanford University (2023). AI Index Report 2023.

EU Disinfo Lab (2024). The Rise of AI-Generated Disinformation.

We Are Social & Hootsuite (2024). Digital 2024 Global Overview Report.

Harvard Misinformation Review (çeşitli makaleler, 2020–2024)