Dünya yeni bir sanayi devrimi yaşıyor. Ama bu kez buharla, elektrikle ya da internette değil; algoritmalarla… Yapay zekâ, sadece makineleri değil, ekonomiyi, ticareti ve güç dengelerini yeniden şekillendiriyor.

IMF’ye göre önümüzdeki beş yıl içinde yapay zekâ, küresel iş gücünün yüzde 40’ını doğrudan etkileyecek.
Bu, tarihin gördüğü en büyük ekonomik dönüşüm demek.
Artık zenginliğin kaynağı hammadde ya da ucuz iş gücü değil; veri, teknoloji ve zeka.

ABD ve Çin bu yarışın başını çekiyor.
Avrupa etik çerçevede kalmaya çalışıyor.
Ama asıl mücadele artık üretim bandında değil — veri akışında, algoritmalarda ve dijital hakimiyette yaşanıyor.

Ticaretin Haritası Yeniden Çiziliyor

Yapay zekâ destekli üretim, maliyetleri düşürüp verimliliği artırıyor.
Ancak bu verimlilik, düşük iş gücü maliyetine dayalı ülkelerin avantajını hızla eritiyor.
“Ucuza üretim” dönemi kapanıyor.
Şimdi “akıllı üretim” dönemi başladı.

Batı, üretimi yeniden kendi sınırlarına çekiyor.
Yakın üretim (nearshoring) stratejileri hız kazanıyor.
Bu da küresel ticaret yollarını, tedarik zincirlerini ve yatırım akımlarını yeniden tanımlıyor.

Veri, Yeni Petrol
21. yüzyılın en stratejik kaynağı artık veri.
Kim veriyi kontrol ediyorsa, ticareti o yönlendiriyor.
Bu yüzden ABD, Çin ve Avrupa arasında başlayan veri yasaları savaşı, aslında yeni nesil bir ticaret savaşı.

Türkiye İçin Tarihi Fırsat

Yapay zekâ çağında üretim sadece fabrika işi değil; beyin işi.
Jeopolitik konumu, genç nüfusu ve gelişen teknoloji ekosistemiyle Türkiye bu dönüşümün merkezinde yer alabilir.
Yeter ki tüketen değil, üreten bir ülke olalım.
Veri, yazılım ve algoritma ihracatında söz sahibi ülkeler, yeni dünya ekonomisinin gerçek kazananları olacak.

Sonuç olarak artık;

Küresel rekabet artık “kim daha ucuz üretir” değil;
“kim daha akıllı üretir” sorusuyla tanımlanıyor.
Yapay zekâ çağında güçlü olan, sadece teknolojiye sahip olan değil;
onu stratejiye dönüştürebilendir.